Türkiye’de Kripto Varlık Düzenlemeleri
Türkiye’de Kripto Varlık Düzenlemeleri: 2 Temmuz 2024 Tarihli Sermaye Piyasası Kanunu Değişikliği ve Kripto Varlık Hukuku Açısından Getirdiği Yenilikler
Doç. Dr. Pınar ÇAĞLAYAN AKSOY- Av. Sema Selek
Giriş
Son yıllarda kripto varlıklar, dijital dünyanın en hızlı büyüyen ve en çok konuşulan unsurlarından biri haline geldi. Bitcoin’in 2009’da ortaya çıkışıyla başlayan bu dijital devrim, Ethereum, Ripple ve diğer binlerce kripto paranın piyasaya sürülmesiyle daha da arttı. İlk başta yalnızca teknoloji meraklıları ve erken benimseyenler tarafından kullanılan kripto varlıklar, bugün milyonlarca insanın yatırım yaptığı, alışverişte kullandığı ve hatta finansal sistemin bir parçası haline getirdiği bir alan olarak karşımıza çıkıyor.
Ancak bu hızlı yükseliş, tüm diğer yükselen teknolojiler bakımından olduğu gibi beraberinde hukuki düzenleme yapılması ihtiyacını da getirdi. Kripto varlıkların doğası gereği merkeziyetsiz ve sınır ötesi olan yapısı, mevcut finansal ve hukuki sistemlerin dışında kalmasına yol açtı. Hükümetler, kripto varlıkların yasal statüsünü belirleme ve bu yeni finansal araçların getirdiği risklere karşı önlem alma gerekliliğiyle karşı karşıya kaldı. Kimi ülkeler bu önlemleri almakta ve regülasyonları ortaya koymakta hızlı davranırken, kimi ülkeler “bekle ve gör” yaklaşımını benimseyerek kripto varlıkların ortaya çıkardığı menfaat çatışmalarını bir süre daha gözlemlemeyi tercih etti. Türkiye de dünyadaki bu gelişmeler karşısında kayıtsız kalmayarak, kripto varlıklara ilişkin kapsamlı bir düzenleme yapma yolunda adımlar atmaya başladı.
2 Temmuz 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve kamuoyunda “Kripto Varlık Kanunu” olarak bilinen bu düzenleme, Türkiye'deki kripto varlık piyasasının hukuki çerçevesin i çizmek ve kullanıcıları korumak amacıyla getirildi. Kanun, kripto varlık hizmet sağlayıcıları için yeni yükümlülükler getirirken bireysel yatırımcıların haklarını güvence altına almayı hedefliyor. Bu makalede, söz konusu düzenlemenin getirdiği yenilikleri, kripto varlıkların hukuki statüsünü ve piyasa üzerindeki olası etkilerini inceleyeceğiz.
Türkiye'deki Kripto Varlık Düzenleme Süreci
Kripto varlıkların düzenlenmesi, onların doğası gereği birtakım zorluklar barındırmaktadır. Bu varlıkların temelinde yer alan anonimlik, gizlilik ve merkeziyetsizlik gibi özellikler, kullanıcıların güvenliği ve işlem gizliliği açısından avantajlı olsa da, aynı zamanda düzenleyici otoriteler için büyük bir engel teşkil etmektedir. Kripto varlıkların şeffaflıktan uzak yapısı, hizmet sağlayıcılarının denetimini zorlaştırmakta ve finansal sistemin güvenilirliğini tehdit edebilecek riskler yaratmaktadır.
Özellikle, kripto varlıkların alım satımının ve saklanmasının düzenlenmesi, piyasanın doğası gereği karmaşıktır. Kripto varlıkların fiyatlarında yaşanan yüksek volatilite, piyasa oyuncularını büyük risklerle karşı karşıya bırakmakta ve bu durum, düzenleyici çerçevelerin oluşturulmasını daha da zorlaştırmaktadır. Ayrıca, bu varlıkların şifreli cüzdanlarda saklanması, varlıkların aidiyetinin teyidi konusunda ek zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Kripto varlıkların merkezi olmayan yapısı, devletlerin ve düzenleyici kurumların bu alanda etkin müdahaleler gerçekleştirmesini zorlaştırmakta ve bu da kripto varlık düzenlemelerini daha karmaşık hale getirmektedir.
2018 yılına kadar Türkiye’de çeşitli kurumlar, kripto varlıklarla ilgili uyarılara yer vererek özellikle ICO’lar (Initial Coin Offering- İlk Dijital Para Arzı) bakımından dikkatli olunması gerektiği konusunda yatırımcıları uyarmıştır. Bitcoin özelinde bir değerlendirmede bulunan BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu), 2013 yılında yayınladığı bir duyuruda “Herhangi bir resmi ya da özel kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve karşılığı için güvence verilmeyen bir sanal para birimi olarak bilinen Bitcoin, mevcut yapısı ve işleyişi itibarıyla Kanun kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmemekte, bu nedenle de söz konusu Kanun çerçevesinde gözetim ve denetimi mümkün görülmemektedir. Diğer taraftan, Bitcoin ve benzeri sanal paralar ile gerçekleştirilen işlemlerde tarafların kimliklerinin bilinmemesi, söz konusu sanal paraların yasadışı faaliyetlerde kullanılması için uygun bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca Bitcoin, piyasa değerinin aşırı oynak olabilmesi, dijital cüzdanların çalınabilmesi, kaybolabilmesi veya sahiplerinin bilgileri dışında usulsüz olarak kullanılabilmesi gibi risklerin yanı sıra yapılan işlemlerin geri döndürülemez olmasından dolayı operasyonel hatalardan ya da kötü niyetli satıcıların suistimalinden kaynaklı risklere de açıktır” ifadelerine yer vermiştir.
Diğer bir düzenleyici kurum olan SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) tarafından 2018 yılında yayınlanan bültende ise, “Kripto Para Satışı” veya “Token Satışı” olarak da bilinen genellikle blok-zinciri teknolojisi kullanarak para toplamaya yönelik uygulamaların birçoğu Kurulumuzun düzenleme ve gözetim alanı dışında kalmaktadır. Dijital varlık satıcıları, belirli (bir proje veya şirketi finanse etmek gibi) ya da çoğu zaman belirsiz vaatlerle dijital varlık satışı gerçekleştirmektedir.
(…) Satış süreci sonrası toplanan paranın kullanımına ilişkin bilgiler izahnameye benzer bir doküman olan “whitepaper ”da yer almaktadır. ICO’lar çok yüksek riskli ve spekülatif yatırımlardır. Bu sebeple, dijital varlık almayı düşünen yatırımcıların risklerin bilincinde olması ve alınacak dijital varlık karşılığında ne vaat edildiğini detaylı incelemeleri gerekmektedir” ifadelerini kullanarak ICO’ların bazı risklerine işaret etmiştir. SPK’ya göre, ICO’ların birçoğu yapısı itibarıyla düzenleyici kurumların yetki ve görev alanı dışında kalmakta olup, herhangi bir düzenleme ve gözetime tabi olmamaktadır. Bu projeler kapsamında toplanan paralar belirtilen amaçlarla kullanılmayabilir, ayrıca satıcılar tarafından sağlanan dokümanlarda eksik ve yanıltıcı bilgiler olabilir. Bu şekilde fon toplanan projelerin çoğunluğu erken aşama projeler olduğu için projenin başarısız olması ve yapılan yatırımın tamamının kaybedilmesi söz konusu olabilir.
Türkiye’de kripto varlıklara ilişkin kamu otoritelerinin benimsediği yaklaşımı, Finansal İstikrar Komitesi'nin (FSB- Financial Stability Board) 10 Ocak 2018 tarihinde yaptığı duyuru ile netleşmiştir. Bu duyuruda, kripto varlıkların yasal bir dayanağının olmadığı ve bu varlıklarla yapılan işlemlerin herhangi bir resmi otorite tarafından güvence altına alınmadığı vurgulanmıştır. Duyuruda ayrıca, kripto varlıkların dijital cüzdanlarda saklanmasından kaynaklanan risklere dikkat çekilmiştir. Kripto varlıkların çalınması, kaybolması veya izinsiz kullanım gibi durumların geri döndürülemez nitelikte olduğu ve bu nedenle kullanıcıların dikkatli olması gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye, kripto varlıkların düzenlenmesi konusunda 2021 yılında önemli bir adım atarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 16 Nisan 2021 tarihli yönetmeliğiyle kripto varlıkların ödeme aracı olarak kullanılmasını yasaklamıştır. Bu yönetmelikle, kripto varlıklar para ya da menkul kıymet olarak tanımlanmamış, ancak bunlarla bir mal veya hizmet karşılığında ödeme yapılması yasaklanmıştır. Aynı yönetmelik, ödeme kuruluşları ve e-para kuruluşlarının kripto para platformlarına fon aktarımını engellemiş, ancak bankaların fon aktarımına devam edebilmesine olanak tanımıştır. Böylece, Türkiye'de kripto varlık platformlarında yatırım yapılması serbest bırakılırken, kripto varlıkların ödeme işlemlerinde kullanılması yasaklanmıştır. Bu kanun, Türkiye’deki kripto varlık ekosisteminde eleştirilere tabi tutulmuş ve sektörün gelişmesini baltalayan bir uygulama olarak değerlendirilmiştir.
01.05.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanın Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (“Değişiklik Yönetmeliği”) ile kripto varlık hizmet sağlayıcılar yükümlüler arasında eklenmiştir.
Bu düzenleme ile kripto varlık hizmet sağlayıcılara müşterinin tanınması, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, devamlı bilgi verme, muhafaza ve ibraz gibi yükümlülükler getirilmiştir. Belirtmek gerekir ki, kripto varlık hizmet sağlayıcı kavramı kapsamına hangi kripto varlık platformlarının girdiğini tespit etmek kolay değildir. Zira bahsi geçen düzenlemede buna ilişkin herhangi bir tanıma yer verilmemiştir. MASAK daha sonra kripto varlık hizmet sağlayıcılarının yükümlülüklerini düzenleyen bir Rehber çıkararak kripto varlık hizmet sağlayıcıların tabi oldukları yükümlülüklerinin kapsamını daha ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur (MASAK- Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları İçin Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Yükümlülüklere İlişkin Temel Esaslar, Mayıs 2021). Türkiye’nin kripto varlık piyasasında daha güvenli ve şeffaf bir ortam oluşturma çabasını göstermektedir. Ancak yapılan bu değişiklikler küresel düzeyde finansal güvenlik ve istikrarın sağlanmasından sorumlu olan Financial Action Task Force (Finansal Eylem Görev Gücü) bakımından yeterli görülmemiş ve Türkiye’de 2024 yılına kadar gri listede kalmaya devam etmiştir.
Son olarak, 2 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe giren ve “Kripto Varlık Kanunu” olarak bilinen 7518 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Türkiye’de kripto varlık piyasasının kapsamlı bir şekilde düzenlenmesini sağlamıştır. Bu kanun, kripto varlık hizmet sağlayıcılarını, platformların faaliyetlerini, kripto varlıkların saklanmasını ve Türkiye'de yerleşik kişilerin bu platformlarda yapabilecekleri işlemleri düzenlemektedir. Kanun, kripto varlıkların finansal sistem üzerindeki potansiyel etkilerini dengelemeyi ve bu piyasayı düzenleyici bir çerçeve içine almayı hedeflemektedir. Bu adımlar, Türkiye'nin kripto varlık piyasasında yasal bir düzen kurma ve piyasa güvenliğini artırma çabasının bir parçasıdır.
Kripto Varlıkların Yasal Tanımı
Kripto varlıklar, 2 Temmuz 2024 tarihli "Sermaye Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile yasal olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre kripto varlıklar, dağıtık defter teknolojisi (DLT) veya benzer bir teknoloji kullanılarak elektronik olarak oluşturulup saklanabilen, dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan ve değer veya hak ifade edebilen gayrimaddi varlıklardır. Bu tanım, kripto varlıkların temel özelliklerini ve fonksiyonlarını kapsayan bir çerçeve sunmaktadır.
Kripto varlıklar, fiziki bir nitelik taşımayan dijital veri birimleri olarak kabul edilmektedir. Bu varlıklar, maddi olmayan yapıları nedeniyle geleneksel varlıklardan ayrılmakta ve tamamen dijital ortamlarda varlık göstermektedir. Fonksiyonel açıdan bakıldığında ise kripto varlıklar, coinler ve tokenlar olarak adlandırılan dijital birimlerin belirli fonksiyonlara göre sınıflandırıldığı bir yapı arz etmektedir. Tokenlerin fonksiyonunun tam olarak ne olduğu, taraflar arasında belirlenen kullanım amaçlarına göre değişiklik gösterebilir ve bu bağlamda tokenlar, finansal, ticari veya sosyal amaçlarla kullanılabilir.
Her ne kadar kripto varlık tanımı 2 Temmuz 2024 tarihli Kanun’da yapılmış olsa da, kripto varlıkların hukuki niteliğinin tespiti yine de önem taşımaktadır. Bu durumun sadece Türkiye’ye özgü bir durum olmadığının altının çizilmesi gerekmektedir. Kripto varlıkların hukuki niteliğinin tespit edilmesi önündeki en önemli engel, tüm dünyada buna ilişkin açık düzenlemelerin yapılmamış olmasıdır. Dünya genelinde kripto varlıklara ilişkin tanımlar vehukuki statüler farklılık gösterdiği için, bu varlıkların yasal bir çerçevede ele alınması karmaşık bir süreç ol arak devam etmektedir. Ancak ekonomik açıdan bakıldığında, kripto varlıkların hukuki işleme konu olabilecek varlıklar olarak kabul edilmesi, bu varlıkların değer taşıyan birer mübadele aracı olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Kripto Varlıkların Gruplandırılması: Kripto varlıklar, sahip oldukları özellikler ve fonksiyonlar göz önünde bulundurularak çeşitli gruplara ayrılmaktadır. Çok farklı gruplandırmalar yapılmakla birlikte, en sık karşılaşılan üst ayrım coin- token ayrımıdır. Esas itibariyle coin’ler kendi blokzincirleri olan kripto varlıkları ifade eder. Buna örnek olarak Bitcoin, Ethereum gibi kripto paralar gösterilebilir.
Tokenlar olarak nitelendirilen ikinci grup kripto varlıkların ise sınıflandırılması ve gruplara ayrılması daha zordur. Zira her token kendine özgü özellik ve işlevlere sahiptir. Bu nedenle, tokenlara ilişkin gruplandırmanın, tokenların işlevsel ve teknolojik altyapılarına göre şekillendirilmesi gerekmektedir
-
Menkul Kıymet Kripto Varlıkları: Menkul kıymetlere özgü haklar içeren ve yatırım amacıyla kullanılan kripto varlıklar.
-
Elektronik Para Kripto Varlıkları: Elektronik ödeme amaçlı olarak tasarlanan varlıklar.
-
Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) Tabanlı Kripto Varlıklar: Değeri, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknolojik altyapıdan kaynaklanan varlıklar.
-
Fayda Kripto Varlıkları: Bir hizmet veya ürüne erişim hakkı sağlayan varlıklar. Bu gruba fotoğraf, video, ses, sanat eseri gibi dijital öğelere ilişkin telif hakkı sağlayan varlıklar da dahil edilebilir.
Bu gruplandırmalar dışında, kripto varlıklar değerlerinin arkasında bir varlığın bulunup bulunmamasına göre de iki ana sınıfa ayrılabilir: stabil kripto varlıklar ve stabil olmayan kripto varlıklar. Değerini rezerv varlık olarak kullandığı para, emtialar, kripto varlıklar ve benzer varlıklar ile bunların kombinasyonlarının kıymetine istinaden bir değere sabitleme amacını haiz olanlar stabil kripto varlıklar olarak adlandırılmakta, bu gruba dâhil olmayanlar ise stabil olmayan kripto varlıklar olarak adlandırılmaktadır.
Görüldüğü üzere farklı şekillerde tanımlanması ve sınıflandırılması mümkün olan kripto varlıkların hukuki niteliğinin belirlenmesi kolay değildir. Bu konuda, kanun değişikliğinin ayrıntılı bir şekilde kaleme alınmış olan gerekçesinde, “araçtan bağımsızlık ilkesi”ne dikkat çekilmektedir. Alıcısına tanınan haklara/imkânlara göre kripto varlığın niteliği ve mevzuat kapsamındaki yerinin belirlenmesi “araçtan bağımsızlık ilkesi” olarak adlandırılmaktadır. O halde bu ilke kapsamında bir kripto varlık söz konusu olduğunda öncelikle bu varlığın satıldığı veya devredildiği kişilere "ne vadettiği" dikkate alınmalıdır. Örneğin, bir kripto varlık, alıcısına bir şirkette ortaklık hakkı tanıma vaadiyle piyasaya sunuluyorsa, bu durum usulsüz halka arz kapsamına girebilir ve ilgili kripto varlık, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine tabi olabilir. Dolayısıyla, kripto varlıklar yalnızca teknolojik altyapılarına göre değil, aynı zamanda yatırımcılara sundukları hak ve yükümlülüklere göre de düzenlenmelidir. Bu bağlamda, kripto varlıklar taşıdıkları özelliklere ve vadettikleri haklara göre farklı kurumların görev ve yetki alanlarına girmeleri durumunda bu kurumların görev ve yetkilerinin ilgili kripto varlıklara ilişkin olarak da kullanılabileceği açıkça vurgulanmaktadır.
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılar ve Bunlara İlişkin Düzenlemeler
Kripto varlık ekosisteminin hızla büyümesi, bu alanda faaliyet gösteren hizmet sağlayıcıların da artmasına neden olmuştur. Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, bu ekosistemin temel taşlarından biridir ve kripto varlıklarla ilgili çeşitli hizmetler sunarlar. Bu hizmet sağlayıcılar; platformlar, kripto varlık saklama hizmeti sunan kuruluşlar ve kripto varlıkların ilk satış ya da dağıtımı gibi hizmetler sağlayan diğer kuruluşlardan oluşur. Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kuruluşu ve faaliyetleri, neredeyse tüm dünyada belirli yasal düzenlemelere tabi tutulmuştur.
Avrupa Birliği’nde MiCA isimli kripto varlık hizmet piyasalarını düzenleyen tüzüğün 2024 yılının sonunda bütünüyle yürürlüğe girmesi söz konusu olacaktır. MiCA bir Tüzük olduğu için Direktifler gibi üye ülkelerin iç hukuklarına aktarılmaksızın doğrudan bütün ülkelerde uygulanacaktır. Tüzük temel olarak kripto varlıkları çeşitli sınıflara ayırmakta ve bunlarla ilgili hizmet veren işletmelerin yükümlülüklerinin neler olduğunu ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği üye ülkeleri, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kayıt ve lisans işlemlerini yürütmekle sorumlu yerel düzenleyici kurumlara sahiptir. Bu düzenleyici kurumlar, MiCA düzenlemesinin uygulanmasını sağlamak için yerel kuralları ve gereklilikleri belirler. Örneğin, Almanya’da Federal Finansal Denetleme Kurumu (BaFin), Fransa’da Finansal Pazarlar Otoritesi (AMF), İtalya’da Ulusal Banka ve Mali Pazar Komisyonu (CONSOB) ve İspanya’da İspanyol Menkul Kıymetler ve Pazar Komisyonu (CNMV) bu sorumluluğu üstlenir. Avrupa Menkul Kıymetler ve Pazar Otoritesi (ESMA) ise, MiCA düzenlemesi çerçevesinde kripto varlık piyasalarının genel düzenlemesini ve yönergelerini sağlar, ancak hizmet sağlayıcıların doğrudan kayıt veya lisanslama işlemlerini yerel düzenleyici kurumlar yürütür. ABD içinde ise eyaletler bünyesinde yer alan düzenleyici kurumlar, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının yerel düzenlemelere ve lisanslama gerekliliklerine uymalarını sağlamakla sorumludur. Bu düzenleyiciler, eyalet bazında kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kayıtlı olmalarını ve yerel yasaları takip etmelerini denetler. Örneğin, New York Eyaleti’nin Finansal Hizmetler Bakanlığı (NYDFS), kripto varlık hizmet sağlayıcıları için özel düzenlemeler ve lisanslama gereklilikleri belirler.
2024 yılı ikinci yarısı itibariyle, Türkiye’de kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kurulabilmesi ve faaliyet gösterebilmesi için, Sermaye Piyasası Kurulu'ndan (SPK) izin almaları gerekmektedir. Bu süreçte, ilgili kuruluşların uyması gereken ilke ve esaslar, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na eklenen 35/B ve 35/C maddelerine dayanılarak çıkarılacak ikincil düzenlemeler ile belirlenecektir. Bu düzenlemelerin 2024 yılı sona ermeden çıkarılması beklenmektedir.
Kanun değişikliği ile oluşturulmuş olan hukuki çerçeve, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerinin şeffaf, güvenilir ve yasalara uygun bir şekilde yürütülmesini amaçlar. Ayrıca, bu hizmet sağlayıcılar, sistemlerinin güvenli bir şekilde yönetilebilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak, önlemleri almak ve gerekli iç kontrol birim ve sistemlerini oluşturmakla yükümlüdür.
2 Temmuz 2024 tarihinde, 7518 sayılı “Sermaye Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 32590 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin hemen ardından, SPK bir Rehber yayınlayarak merak edilen bazı hususları açıklığa kavuşturmuştur. Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılara İlişkin Duyuru başlıklı bu metin, Türkiye’de kripto varlık hizmet sağlama faaliyetini halihazırda yürütmekte olan Türk ve yabancı platformlar ve faaliyete başlamak isteyen platformlar için önemli bir rehber niteliğindedir. Rehber, 02.07.2024 tarihi itibarıyla faaliyette bulunan kripto varlık hizmet sağlayıcılarının, faaliyetlerini sürdürmek veya tasfiye etmek istemeleri durumunda izlemeleri gereken adımları açıkça belirtmektedir. Rehberde ayrıca kripto varlıklarla ilgili sunmaya yeni başlayacak olan kuruluşlar için de düzenlemelere yer verilmektedir.
-
Faaliyete Devam Etmek İsteyenler İçin: 02.07.2024 tarihi itibarıyla kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyete devam etmek isteyen kuruluşların, 02.08.2024 tarihine kadar Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) belirlenen bilgi ve belgeleri sunmaları gerekmektedir. Bu belgeler, Ek/1 ve Ek/2’de yer alan bilgi, belge ve açıklamaları içermekte olup, Geçici 11. maddenin birinci fıkrasına uygun beyanları içermelidir.
-
Tasfiye Kararı Alacak Olanlar İçin: Aynı tarih itibarıyla faaliyetlerine son verme kararı alan kripto varlık hizmet sağlayıcılarının, tasfiye sürecinde yeni müşteri kabul etmeyeceklerine dair beyanlarını ve tasfiye sürecine ilişkin detaylı açıklamaları 02.08.2024 tarihine kadar SPK’ya sunmaları zorunlu kılınmıştır
-
Faaliyete Yeni Başlayacak Kuruluşlar İçin: Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra faaliyete başlamak isteyen kuruluşların da faaliyetlerine başlamadan önce, gerekli bilgi, belge ve açıklamalarla birlikte beyanlarını SPK’ya yazılı olarak sunmaları gerekmektedir.
5 Ağustos 2024 tarihinde SPK’ya başvuran kuruluşlar ile faaliyetlerini tasfiye edeceklerine yönelik beyan veren kuruluşlar kurumun web sayfasında “Faaliyette Bulunanlar Listesi” ve “Tasfiye Beyanında Bulunanlar Listesi” başlıklarıyla ilan edilmiştir. Bu çerçevede ilk listede kırk yedi adet KVHS yer almaktadır.
Belirtmek gerekir ki, öngörülen bu bir aylık süre içersinde SPK’ya yapılmış olan başvuru ve SPK tarafından hazırlanmış olan listede adının geçiyor olması, bu kurum ve kuruluşların hizmete başlamak (kuruluş izni) veya faaliyetlerini sürdürmek (faaliyet izni) için lisans aldığı anlamına gelmemektedir. Bunun için daha sonra kurul tarafından belirlenen şartların sağlanması ve belgelerin sunulması gerekmektedir.
Bu kapsamda SPK 8 Ağustos 2024 tarih ve 2024/38 sayılı Kurul bülteninde yayınlanan i- SPK.35.B (8 Ağustos 2024 tarih ve 42/1259 s.k.) sayılı İlke Kararı ile kripto varlık sektöründe faaliyet gösterecek platformların kuruluş şartları açıkça sayılmıştır. Buna göre, İlke Kararı uyarınca, kripto varlık sektöründe faaliyet gösterecek platformların kurulmasına Kurul tarafından izin verilebilmesi için birtakım şartların sağlanması gerekecektir. Bu çerçevede Türkiye’de kripto varlık hizmeti sunmak isteyen platformların:
Anonim ortaklık şeklinde kurulmaları, mevcut paylarının tamamının nama yazılı olması, paylarının nakit karşılığı çıkarılması, asgari 50.000.000 TL sermayesinin tamamının nakden ödenmiş olması ve özsermayesinin bu tutardan az olmaması (bu tutar Kurul tarafından faaliyet esaslarına yönelik çıkarılacak düzenlemeler kapsamında artırılabilecektir), esas sözleşmelerinin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili düzenlemelerde yer alan hükümlere uygun olması, kurucularının Kanun’da ve ilgili düzenlemelerde belirtilen şartları haiz olması, ticaret unvanlarında “kripto varlık alım satım platformu” ibaresinin yer alması, esas sözleşmesinde işletme konusunun münhasıran kripto varlık alım satım, ilk satış ya da dağıtım, takas, transfer ve bunların gerektirdiği saklama işlemlerinin bir veya daha fazlasının gerçekleştirilmesi olarak belirlenmiş olması, yönetim kurulunun asgari olarak üç üyeden oluşması ve ortaklık yapısının şeffaf ve açık olması gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki, gerekli bilgi ve belgeleri toplayarak SPK tarafından hazırlanan “Faaliyette Bulunanlar Listesi’nde yer alan veya alacak şirketlerin, 8 Ağustos 2024 tarihli İlke Kararı’nda
öngörülen şartları sağlayarak 8 Kasım 2024 tarihi mesai bitimine kadar Kurul’a başvurması gerekmektedir.
Listedeki şirketler faaliyetlerine Kurul’un faaliyet şartlarına ilişkin düzenlemeleri yürürlüğe girene kadar devam edebilecektir. Aynı ilke Kararı uyarınca, kuruluş izni alan platformların Kurul tarafından daha sonra belirlenecek faaliyet ilke ve esasları kapsamında faaliyet izni almak üzere Kurul’a ayrıca başvurmaları gerekecektir.
Son olarak belirtmek gerekir ki, kanun ayrıca, yurt dışında yerleşik kripto varlık hizmet sağlayıcılarının Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgili olarak da önemli düzenlemeler içermektedir. Kanun’un yürürlüğe girmesinden itibaren yurt dışında yerleşik platformların Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik faaliyetlerini üç ay içinde sonlandırmaları gerekmektedir. Bu yükümlülük, Türkiye’de iş yeri açılması, Türkçe internet sitesi oluşturulması veya doğrudan tanıtım ve pazarlama faaliyetleri gibi durumları kapsamakta olup, izinsiz kripto varlık hizmet sağlayıcılığı olarak nitelendirilmektedir. Bu düzenlemenin akabinde, bazı yurt dışında yerleşik borsalar, Türkiye’deki hizmetlerine devam edeceklerini ancak doğrudan pazarlama faaliyetlerini durdurma kararı aldıklarını açıklamıştır.
TÜBİTAK’ın Kripto Varlık Ekosistemi’ndeki Rolü
Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, kripto varlık ekosisteminin düzenlenmesi ve güvenliğinin sağlanmasında TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) da kritik bir rol üstlenmiştir. Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının (KVHS) teknik altyapılarının denetlenmesi ve gerekli kriterlere uygunluğunun sağlanması amacıyla TÜBİTAK’a çeşitli görevler verilmiştir.
Yasa kapsamında, TÜBİTAK’ın rolü teknik danışmanlık çerçevesinde belirlenmiştir. TÜBİTAK, teknik kriter belirleme, teknik rapor hazırlama, görüş iletme ve denetimlere katılma gibi görevleri SPK’nın talebi doğrultusunda yerine getirecektir.
-
Lisans İçin Teknik Kriterlerin Belirlenmesi: Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının lisans alabilmeleri için bilgi sistemleri ve teknolojik altyapılarına ilişkin belirli teknik kriterlere uygun olmaları gerekmektedir. Bu kriterler, TÜBİTAK tarafından belirlenecek ve uygunluk sağlandığı takdirde KVHS'ler lisans alabilecektir.
-
Yenilikçi Teknolojilere Destek: Yasa kapsamında blokzinciri teknolojisi özel olarak desteklenmekte ve bu alandaki çalışmalar teşvik edilmektedir. Yeni nesil blokzinciri teknolojileri geliştiren firmaların ürettiği kripto varlıkların satış veya dağıtımı konusunda, TÜBİTAK teknik raporlar hazırlayarak projelerin özgün blokzinciri altyapısında olup olmadığını değerlendirecektir.
-
Görüş Bildirme: Platformlar, hangi kripto varlıkların listeleneceği veya listeden çıkarılacağına dair kararlarını kendileri vereceklerdir. Bu süreçte merkezi bir otorite tarafından doğrudan müdahale edilmeyecek, ancak TÜBİTAK, belirli esas ve ilkeler doğrultusunda uyulması gereken asgari teknik kriterler konusunda görüş bildirebilecektir.
-
Bağımsız Denetimlere Katılım: Lisans alan KVHS’lerin denetimleri bağımsız denetim firmaları tarafından gerçekleştirilecektir. Bu denetimlerde bilgi sistemleriyle ilgili usul ve esaslar konusunda TÜBİTAK’ın görüşleri alınacak ve SPK’nın talep etmesi halinde TÜBİTAK denetimlere katılabilecektir.
-
Blokzinciri Teknolojisi için Finansal Destek: Yasaya göre, kripto varlık platformları, faiz hariç gelirlerinin %1'ini SPK'ya, %1'ini ise TÜBİTAK'a aktaracaklardır. TÜBİTAK’a aktarılan bu kaynak, Türkiye’de blokzinciri teknolojisinin yaygınlaşması ve bu alanda geliştirilen projelerin finansmanında kullanılacaktır.
Kripto Varlık Piyasasında Güvenlik ve Şeffaflığın Sağlanması
Yeni yasa, kripto varlık piyasasında şeffaflık, güvenlik ve düzenin sağlanması adına atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmekte olup, hem kullanıcılar hem de hizmet sağlayıcılar için daha güvenli ve sorumlu bir ekosistem oluşturmayı hedeflemektedir.
Kripto varlık piyasasında güvenlik ve düzeni sağlamak amacıyla yapılan düzenlemelerden biri kripto varlık ihracına ilişkindir. Sermaye Piyasası Kanunu’na eklenen hükümlerle, sermaye piyasası araçlarının Merkezi Kayıt Kuruluşu sistemine dahil olmadan kripto varlık olarak ihraç edilebilmesi için esasların belirlenmesi konusunda Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) yetki verilmiştir. Bu adım, kripto varlık ihracı süreçlerinin daha düzenli ve güvenli bir çerçevede gerçekleştirilmesini sağlayarak, piyasada faaliyet gösteren tüm aktörler için bir güvence teşkil etmektedir.
Kripto varlıkların listelenmesi (listing) ve listeden çıkarılması (delisting) süreçleri de yasanın önemli bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Merkezi bir otorite tarafından varlıkların “iyi” ya da “kötü” şeklinde ayrılması, kripto varlık ekosisteminin merkeziyetsiz yapısıyla bağdaşmadığından, platformlar nezdinde işlem görecek kripto varlıkların belirlenmesi ve işlem görmelerinin sonlandırılması süreçlerinde yazılı prosedürler oluşturulması zorunluluğu getirilmiştir. Bu prosedürler, SPK tarafından belirlenen ilke ve esaslara uygun olarak düzenlenecek olup, platformların şeffaflık ve adil işleyiş prensiplerine uygun şekilde hareket etmelerini sağlayacaktır.
Müşteriler ile Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları (KVHS) arasındaki ilişkiler de yeni düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Bankalar ve aracı kurumlar gibi diğer finansal kuruluşlara tanınan uzaktan iletişim araçlarıyla sözleşme yapma imkanının mevcudiyeti KVHS’ler için de resmi bir hukuki dayanağa kavuşmuştur. Bununla birlikte, KVHS'lerin müşterilere karşı sorumluluklarını ortadan kaldıran ya da sınırlandıran her türlü sözleşme şartı geçersiz sayılmaktadır. Bu düzenleme, müşterilerin haklarını korumayı ve KVHS’lerin daha hesap verebilir bir şekilde faaliyet göstermesini sağlamayı amaçlamaktadır. Ayrıca, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde kimlik tespiti yükümlülüğüne de özel bir vurgu yapılmaktadır.
Son olarak, platformların şeffaflığına ilişkin getirilen düzenlemeler, uluslararası ilkelere uygun olarak tüm transfer işlemlerinin kayıt altına alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu yükümlülük, kripto varlık işlemlerinin izlenebilirliğini artırarak, platformların uluslararası standartlara uygun şekilde faaliyet göstermelerini teşvik etmektedir. SPK ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından yapılan düzenlemelere uyulması, platformların denetlenebilirliğini ve güvenilirliğini sağlamada önemli bir rol oynayacaktır.
Kripto Varlık Saklama Hizmetleri
Kripto varlıkların saklanması ve müşteri varlıklarının korunması, kripto varlık ekosisteminin güvenliği ve istikrarı açısından kritik bir öneme sahiptir. Yeni düzenlemeler, bu alanda daha güçlü koruma ve güvenlik önlemleri getirmeyi amaçlamaktadır.
Günümüzde platformlar, müşterilerine cüzdan adreslerinin açık anahtarlarını sağlamakta ve bu cüzdanların özel anahtarlarını kendi bünyelerinde bulundurmaktadır. Bu durum, cüzdanların kontrolünün tamamen platformların elinde olduğu anlamına gelmektedir. Müşteriler, platforma yatırdıkları nakit ve kripto varlıkları karşılığında kaydi TL ve kripto varlık bakiyeleri oluşturmakta, bu varlıkları platform dışındaki kendi cüzdanlarına aktarma imkanına sahip
olmaktadır. Ancak, fiyat hareketlerinden hızlıca faydalanmak isteyen müşteriler genellikle varlıklarını platform kontrolündeki cüzdanlarda tutmayı tercih etmektedir.
Bu tercih, operasyonel süreçlerin karmaşıklığı ve zamana bağlı olması nedeniyle soğuk cüzdanların kullanımını kısıtlayıcı hale getirmektedir. Ancak, varlıkların müşteri kontrolündeki cüzdanlarda veya güvenli üçüncü taraflarda tutulması, suiistimal risklerini önemli ölçüde azaltabilir.
Yeni düzenlemeyle birlikte, kripto varlık saklama hizmetleri konusunda önemli düzenlemeler getirilmektedir. Esas olarak, müşterilerin varlıklarını kendi cüzdanlarında bulundurmaları teşvik edilmektedir. Ancak, bu mümkün olmadığında, varlıkların güvenli bir şekilde saklanması amacıyla belirli üçüncü tarafların devreye girmesi gerekecektir. Bu noktada, kripto varlık saklama hizmetlerinin Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yapılacak düzenlemeler uyarınca yetkilendirilmiş ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurum u (BDDK) tarafından uygun görülen bankalar ya da SPK tarafından belirlenen diğer kuruluşlar tarafından sunulması öngörülmektedir.
Yeni düzenleme müşteriyi koruma ve güvenlik önlemleri kapsamında kripto varlık saklama hizmetlerine ek olarak müşteri varlıklarının korunmasına yönelik de önemli değişiklikler getirmektedir. Yeni düzenlemelerle birlikte, müşteri nakitlerinin ve kripto varlıklarının kripto varlık hizmet sağlayıcılarının varlıklarından ayrı olarak tutulması öngörülmektedir. Bu, müşteri varlıklarının kripto varlık hizmet sağlayıcılarının borçlarından etkilenmeyeceğini ve hizmet sağlayıcının mali zorlukları durumunda korunacağını garanti altına almayı amaçlamaktadır.
Ayrıca, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının borçları nedeniyle müşterilerin nakit ve kripto varlıklarının haczedilemeyeceği, rehnedilemeyeceği ve üzerlerine ihtiyati tedbir konulamayacağı düzenlenmiştir. Bu düzenleme, müşteri varlıklarının her türlü hukuki ve mali riskten korunmasını sağlayarak, müşteri güvenliğini artırmayı hedeflemektedir.
Kripto varlık saklama hizmetleri ve müşteri varlıklarının korunması konusundaki bu yeni düzenlemeler, kripto varlık ekosisteminin daha güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde işlemesini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu düzenlemeler, hem müşterilerin hem de kripto varlık hizmet sağlayıcılarının karşılaşabileceği riskleri minimize ederek, kripto varlıkların güvenli bir ortamda saklanmasını ve yönetilmesini mümkün kılacaktır.
Müşteri Nakit ve Kripto Varlıklarının Korunması: Yeni Düzenlemeler ve Sorumluluk Rejimi
-
Hukuka Aykırı Faaliyet ve İşlemler
Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının (KVHS) hukuka aykırı faaliyetleri ve işlemleriyle ilgili olarak yeni düzenlemeler getirilmiştir. Bu düzenlemeler kapsamında, KVHS'lerin izinsiz faaliyetleri ve yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda uygulanacak idari tedbirler belirlenmiştir.
-
İzinsiz Faaliyetler ve Tedbirler: Kanunun 96. maddesi, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının hukuka aykırı faaliyetlerine yönelik tedbirleri belirlerken, 99. madde izinsiz kripto varlık hizmeti sunan kuruluşlara karşı alınacak önlemleri düzenler. Ayrıca, 100. maddesinin birinci fıkrası, izinsiz sağlayıcıların ilan, reklam ve açıklamalarına ilişkin düzenlemeleri belirler.
-
Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi: KVHS’lerin, nakit ödeme ve kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememesi ile birlikte, Kurulca belirlenen esaslara ve yasaklara aykırı olarak internet üzerinden ilan, reklam ve duyuru yapıldığı durumlarda uygulanacak tedbirler açıklanmıştır.
-
Yatırım Danışmanlığı ve Portföy Yönetimi: Kurulca belirlenen esaslara aykırı olarak kripto varlıklara yönelik yatırım danışmanlığı ve/veya portföy yöneticiliği yapılması ve yurt dışında yerleşik platformların Türkiye'de yerleşik kişilere yönelik faaliyette bulunmaları durumunda uygulanacak tedbirler belirlenmiştir.
-
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarla Kurulan Sözleşmelerde Sorumsuzluk Kaydı Yasağı
6362 sayılı Kanun’un 35/C-(1) maddesinin son cümlesinde, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının müşterilere karşı sorumluluğunu ortadan kaldıran veya sınırlandıran sözleşme şartlarının geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır. Oysa, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) genel hükümlerine göre, borçlunun hafif kusurundan sorumsuzluğu kararlaştırılabilir. Yani, borçlunun hafif kusurunu konu alan sorumsuzluk anlaşmaları geçerlidir. Ancak bu tür anlaşmalar, kanun veya yetkili makamlar tarafından izin verilmiş ve uzmanlık gerektiren bir meslek veya sanatın icrasına yönelikse, kesin olarak hükümsüzdür (TBK m. 115/f. 2). Bu durumda hâkim, hafif kusura ilişkin sorumsuzluk anlaşmasını takdir yetkisini kullanarak dahi geçerli sayamaz. Kripto varlık hizmet sağlayıcılar bakımından kanun veya yetkili makamlar tarafından izin verilmiş bir hizmetin icra edilmesi söz konusudur.
Belirtmek gerekir ki, sorumsuzluk kayıtları yalnızca bireysel sözleşmelerde değil, genel işlem koşullarında da düzenlenebilir. Türk hukukunda, genel işlem şartlarıyla sorumluluğun ortadan kaldırılması mümkündür; ancak bu durumda, genel işlem koşulu olarak öngörülen sorumsuzluk kaydının denetime tabi tutulması gerekir. İçerik denetimi aşamasında, genel işlem şartlarında yer alan sorumsuzluk kayıtlarının geçerliliği incelenirken, TBK m. 115 ve m. 116’daki emredici hükümler de göz önünde bulundurulmalıdır. Normalde, her somut olayda hâkimin içerik denetimi yaparak bu kayıtların geçerli olup olmadığını değerlendirmesi gerekecektir. Ancak, SPK'da yapılan bu düzenleme ile bu denetime ilişkin farklı bir yaklaşım benimsenmiş olmaktadır.
-
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarının (KVHS) Kusura Dayalı ve Kusursuz Sorumluluğu
Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının hukuki ve cezai sorumlulukları, yapılan mevzuat değişiklikleriyle birlikte çeşitli fiil ve durumlar açısından net bir şekilde belirlenmiştir. Öncelikle hukuki sorumluluk üzerinde duralım:
SPK 99/B maddesinin 3. fıkrasında, KVHS’lerin nakit ödeme ve/veya kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememesinden doğan zararlardan sorumlu tutulacağı düzenlenmiştir. Ancak bu sorumluluğun doğabilmesi için, KVHS’nin hukuka aykırı bir faaliyet ile zarara sebebiyet vermesi gerekmektedir. Burada nakit ödeme ve/veya kripto varlık teslim yükümlülüğü, kripto varlık hizmet sağlayıcının arasındaki sözleşme gereği müşterisine yönelik bir yükümlülük olduğunda sözleşmeden doğan bir sorumluluk söz konusudur. Bu çerçevede, KVHS’ler hukuka aykırı bir fiil, zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bulunması halinde sorumlu tutulabilecektir.
Kanun koyucunun neden yalnızca hukuka aykırı fiillerle KVHS’leri sorumlu tuttuğunu düşündüğümüzde, aşağıdaki gerekçeler öne çıkmaktadır:
-
KVHS’ler, MASAK tarafından belirlenmiş olan yükümlülükleri kapsamında, kripto varlıklara erişimi engelleme veya malvarlığını dondurma gibi taleplerle karşılaşabilir.
-
KVHS’lerde, mali suçların işlenmesini engellemek amacıyla, gerek görüldüğünde müşterilere ait nakit veya kripto varlıklara erişimin kısıtlanması veya engellenmesi gerekliliği ortaya çıkabilir.
-
Uluslararası platformlarda işlem gören kripto varlık ağlarında yaşanan yavaşlıklar veya teknik sıkıntılar nedeniyle, müşterilerin kripto varlık cüzdanlarına çekmek istedikleri varlıkların transfer edilmesini konu edinen işlemlerde gecikmeler söz konusu olabilir.
-
Müşteri hesabındaki nakit veya kripto varlıkların, KVHS’nin kusuru olmaksızın, müşterinin dolandırıcılık veya sosyal mühendislik tekniklerine maruz kalması sonucu çalınması halinde, müşteri talep etmesine rağmen bu varlıkların müşteriye iade edilmesi mümkün olmayabilir.
Bu örneklerde görüldüğü üzere, müşterileri ya da üçüncü kişilerin faaliyetleri sebebiyle meydana gelen zararlardan KVHS’ler sorumlu tutulmamıştır.
KVHS’lerin hukuki sorumluluğunu düzenleyen bir diğer hüküm, 99/B maddesinin 4. fıkrasında yer almaktadır. Kripto varlık hizmet sağlayıcıları bilişim sistemlerinin işletilmesi, her türlü siber saldırı, bilgi güvenliği ihlalleri gibi fiillerden veya personelin her türlü davranışından kaynaklanan kripto varlık kayıplarından 6098 sayılı Kanunun 71 inci maddesi kapsamında sorumlu tutulmuştur. Bu çerçevede, Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan gönderme gereği, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen Tehlike Sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kripto varlık hizmet sağlayıcıların haksız fiilleri bakımından uygulanması söz konusu olmaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 71. Maddesi tehlike sorumluluğunu düzenlemektedir. Tehlike sorumluluğu, kusurdan bağımsız bir sorumluluk türü olup, en ağır kusursuz sorumluluk türü olarak kabul edilir. Kanun koyucu, kripto varlık kayıpları konusunda KVHS’lerin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın sorumlu olacakları yönünde bir düzenleme getirerek, KVHS’leri kendine özgü tehlike taşıyan işletmeler kategorisinde değerlendirmiştir. Bu nedenle, siber saldırılar ve bilgi güvenliği ihlalleri gibi olaylarda KVHS’ler kusurları söz konusu olmasalar da meydan gelen zarardan tehlike sorumluluğu kapsamında sorumlu tutulmuştur. Kripto varlık hizmet sağlayıcıların tıpkı bir nükleer santral işletmesi gibi konumlandırılarak sorumlu tutulması, kanun koyucunun kripto varlık faaliyetlerini ne denli “tehlikeli” gördüğünü ortaya koymaktadır. Ancak, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kusuru olmaksızın sunulan hizmetlerde yaşanan kesintiler, geçici olarak emir iletilememesi ya da işlem/transfer yapılamaması gibi durumlarda ortaya çıkan zararlar, bu fıkranın kapsamı dışında bırakılmıştır.
-
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcı Mensuplarının Hukuki ve Cezai Sorumluluğu
Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) yapılan değişiklik ile kripto varlık hizmet sağlayıcıların yanı sıra, bu kuruluş mensuplarının çalışanlarının da cezai sorumlulukları düzenlenmiştir. Kripto varlık hizmet sağlayıcı çalışanlarının zimmet suçu işlemesi durumunda, yönetim kurulu başkanları ve üyeleri ile diğer mensuplarına hapis ve para cezası öngörülmüş, ayrıca zararların tazmini için şahsi iflaslarına mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
SPK’nın 110/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının çalışanlarının, görevi nedeniyle kendisine tevdi edilen veya koruma, saklama ve gözetimiyle yükümlü olduğu para, para yerine geçen evrak, senetler, diğer mallar veya kripto varlıkları kendisinin ya da başkasının hesabına geçirmesi zimmet suçu olarak tanımlanmıştır. Bu suçu
işleyen kripto varlık hizmet sağlayıcılarının çalışanları hakkında sekiz yıldan on dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Zimmet suçuna ilişkin hukuki sorumluluk, SPK'nın 110/B maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Zimmet sayılan karar ve işlemleri gerçekleştirdiği tespit edilen yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, hukuken veya fiilen yönetim veya kontrolü elinde bulunduran gerçek kişi ortaklarının, müşterilere verdikleri zararlarla sınırlı olarak zimmete geçirildiği tespit edilen tutardan öncelikli olarak sorumlu olacakları öngörülmüştür. Kurulun talebi üzerine, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının çalışanlarının doğrudan şahsi iflaslarına mahkemece karar verilebileceği gibi, bu karar ve işlemlerin üçüncü kişilere menfaat sağlama amacıyla yapıldığı tespit edilirse, menfaat temin eden kişiler de sağladıkları menfaat tutarı üzerinden sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının sorumluluğu başlığı altında ele alınan kanunun 99/B maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları kapsamında, hukuka aykırı faaliyetler sonucu oluşan “nakit ödeme ve/veya kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememe” ve “bilişim sistemlerinin işletilmesi, siber saldırılar, bilgi güvenliği ihlalleri gibi fiillerden veya personelin davranışlarından kaynaklanan kripto varlık kayıpları” gibi durumlardan da çalışanların, 110/B maddesinde düzenlenen şahsi sorumlu luk hükümleri uyarınca sorumlu tutulacakları düzenlenmiştir. Ancak bu sorumluluk, zararın kripto varlık hizmet sağlayıcılarından tazmin edilememesi ya da edilemeyeceğinin açıkça belli olması hâlinde devreye girecektir. Her halükârda, çalışanların sorumluluğu ancak kusurları ve durumun gerekleri ölçüsünde, kendilerine yüklenebilecek zarar ve kayıplarla sınırlı olacaktır.
-
Nakit ve Kripto Varlıklara İlişkin İdari ve Adli Talepler
Nakit ve kripto varlıklara ilişkin tedbir, haciz ve benzeri idari ve adli taleplerin yerine getirilmesi konusunda yeni düzenlemeler getirilmiştir:
-
Bilişim Sistemleri Üzerinden Sorgulama ve Haciz: Müşterilere ait nakit ve kripto varlıkların bilişim sistemleri vasıtasıyla sorgulanması ve elektronik ortamda haczedilmesi sağlanacaktır.
-
Vergi ve Kamu Alacakları: Devlet ve yerel yönetimlerin vergi, ceza ve diğer kamu alacaklarına ilişkin takiplerin 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması amaçlanmaktadır.
Sonuç
Türkiye’de kripto varlıklara ilişkin olarak Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılmış olan değişiklikler, kripto varlık ekosistemini düzenlemeyi, yatırımcıları korumayı, aynı zamanda sektöre güven ve şeffaflık getirmeyi hedeflemektedir. Gerçekten de kripto varlıklar ve kripto varlık hizmet sağlayıcılar için daha net bir hukuki çerçeve oluşturulması, önemli ve artık atılması gereken bir adımdır. Dünya’daki birçok ülke de benzer bir yaklaşımı izlemektedir.
Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve ardından SPK tarafından hazırlanan belge ve bildirilerle birlikte kripto varlık hizmet sağlayıcılarına yönelik lisanslama, sermaye yeterliliği ve müşteri haklarının korunması gibi önemli yükümlülükler getirilmiştir. Her ne kadar, yatırımcıları koruma amacıyla bazı asgari şartların sağlanması ve ekosistemde faaliyet gösteren kişilerin hukuka aykırı davranışlarından sorumlu tutulması bir gereklilik olsa da kripto varlık hizmet sağlayıcılar ve mensupları için öngörülmüş olan hukuki ve cezai sorumlulukları oldukça ağırdır. Burada diğer finansal kuruluşlar, örneğin bankalardan dahi ağır bir sorumluluk yapısı oluşturulduğu görülmektedir. Dikkate alınması gereken önemli bir nokta, kripto varlık ekosistemine ilişkin ikincil düzenlemelerin henüz yapılmamış olmasıdır. Bu çerçevede hem SPK hem de TÜBİTAK tarafından hazırlanacak olan ve bu yıl sonuna kadar tamamlanması beklenen düzenlemeler, 2025 yılına girerken Türkiye’deki kripto varlık ekosisteminin gidişatına ilişkin daha net bir tablo oluşturacaktır.